FİYATLANDIRMADA HAKSIZ REKABET

Yasin İRİS[1]

***

ÖZ

“Rekabet”, liberal ekonomilerin en önemli kavramlarından biridir. Fakat rekabet her zaman istenildiği gibi işlemez ve bir takım önlemler almayı gerektirir. Devlet, rekabetin kötüye kullanmasını önler, haksız rekabeti engelleyici bazı önlemler alır. Haksız rekabet, anayasal bir hak olan rekabet hakkını kötüye kullanmayı engellemek için, hüküm altına alınmış kurallardan ibarettir. Haksız rekabete ilişkin kuralların amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.(Ballı,2015:62) Küreselleşen dünyamızda ticari ilişkilerin artması ve buna bağlı olarak rekabet unsurunun da doruk noktaya çıkması nedeniyle ülkeler hem kendi iç hukukları kapsamında düzenlemeler yapmakta hem de uluslar arası hukukta bağlayıcılığı olan antlaşmalar akdetmektedirler. Bu düzenlemelerin temel amacı ise piyasa ortamında ki rekabeti etkin tutmakla birlikte mal kalitesinin düşmemesi ve kişilere ürün ve fiyat güvencesi sağlanmasıdır. Bu düzenlemelerle birlikte gün geçtikçe haksız rekabet kavramı da önem kazanmaktadır.

Anahtar sözcükler: Rekabet, Haksız Rekabet, Haksız Rekabetin Unsurları, Türk Ticaret Kanunu

[1] Avukat- Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi- Süleyman Demirel Üniversitesi – Sosyal Bilimler Enstitütüsü – Özel Hukuk Anabilim dalı bölümü – [email protected]

UNFAİR COMPETITION IN PRICING

ABSTRACT


"Competition" is one of the most important concepts of liberal economies. However, competition does not always work as expected and requires some measures. The state prevents the abuse of competition and takes some precautions to prevent unfair competition. Unfair competition consists of rules that are ruled to prevent abuse of the constitutional right to competition. The purpose of the rules on unfair competition is to provide honest and intact competition for the benefit of all participants. (Ballı, 2015: 1) Due to the increase in commercial relations in our globalizing world and the rise of the competition factor, countries both make regulations within the scope of their own domestic law and nations. They conclude agreements that are binding in international law. The main purpose of these regulations is to keep the competition effective in the market environment, not to decrease the quality of the goods and to provide product and price assurance to people. With these regulations, the concept of unfair competition gains importance day by day.

Key words: Competition, Unfair Competition, Elements of Unfair Competetion, Turkish Commercial Code.

Giriş

“Rekabet”, liberal ekonomilerin en önemli kavramlarından biridir. Fakat rekabet her zaman istenildiği gibi işlemez ve bir takım önlemler almayı gerektirir. Devlet, rekabetin kötüye kullanmasını önler, haksız rekabeti engelleyici bazı önlemler alır. Haksız rekabet, anayasal bir hak olan rekabet hakkını kötüye kullanmayı engellemek için, hüküm altına alınmış kurallardan ibarettir. Haksız rekabete ilişkin kuralların amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.(Ballı,2015:1)

Küreselleşen dünyamızda ticari ilişkilerin artması ve buna bağlı olarak rekabet unsurunun da doruk noktaya çıkması nedeniyle ülkeler hem kendi iç hukukları kapsamında düzenlemeler yapmakta hem de uluslar arası hukukta bağlayıcılığı olan antlaşmalar akdetmektedirler. Bu düzenlemelerin temel amacı ise piyasa ortamında ki rekabeti etkin tutmakla birlikte mal kalitesinin düşmemesi ve kişilere ürün ve fiyat güvencesi sağlanmasıdır. Bu düzenlemelerle birlikte gün geçtikçe haksız rekabet kavramı da önem kazanmaktadır. Bu durumun tezahürü olan bir örnek verecek olursak. ‘’ Günümüz dünyasında rekabet, gelişmiş ülkelerde kendisini daha etkin hissettirmektedir. Özellikle uluslar arası ticari ilişkilerde Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve Japonya arasında yaşanan rekabete bakıldığında, rekabetin sadece ülkeler arasında değil, aynı zamanda ülkelerin kendi içinde de çok çetin geçtiğini görmekteyiz. Örneğin AB dünya ticaret hacmi içerisinde önemli bir paya sahipken, başta ABD ve Japonya gibi önemli ülkelerle rekabet halinde iken, diğer taraftan da kendi içinde topluluk ülkeleri arasında rekabet içerisindedir. Benzer hadise ABD’de yaşanmaktadır. ABD’de rekabet sadece ticari alanda değil, hukuki alanda da yaşanmaktadır. Eyaletler yabancı sermayeyi kendi sınırları içerisine çekmek için, yatırımcıları cezbedecek hukuki düzenlemeler yapmaktadırlar. On binlerce halka açık anonim şirketin kuruluş yeri olarak Delaware eyaletini, kapalı tip anonim şirketlerin ise Nevada eyaletini tercih etmeleri, hep bu rekabetin bir sonucudur.’’(Can,2007:151-152)

Yukarıda izah ettiğimiz üzere modern dönemde ticaretin gelişmesi ve bu gelişimde serbest rekabetin önemi, bu doğrultuda düzenlemelerin önemini artırmıştır. Bunun yanında son çeyrek asırda ticari faaliyetlerin ulusal sınırları aşması, bir başka deyişle ticaretin “global” bir boyut kazanması birtakım önlemleri de beraberinde getirmiştir. Bu önlemler anlaşılacağı üzere serbest piyasa ortamında rekabeti düzenlemek diğer bir değişle haksız rekabet ortamının oluşumuna izin vermemeyi amaçlamaktadır.

Bu çalışmamızda 4 temel başlık ve alt başlıklar halinde fiyatlandırmada haksız rekabet konusunu ele alacağız lakin bu doğrultuda öncelikle rekabet, iktisadi rekabet ve haksız rekabet kavramları açıklanacak ardından haksız rekabetin unsurları ve haksız rekabet davasına kısaca değinilecek, 3. başlık atında Türk hukukundaki haksız rekabete ilişkin düzenlemeler ele alınıp son olarak 4. başlıkta esas konumuz olan fiyatlandırmada haksız rekabet hususu irdelenecektir.

BİRİNCİ BÖLÜM

1.Rekabet Kavramı

1.1. Tanım

Rekabet, sosyal ve ekonomik hayatın düzenlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle, piyasaların gelişmesi ve toplumsal refahın artmasında rekabetin büyük rolü vardır (İnan ve Piker, 2007: 1).

Sözlük anlamıyla rekabet, “mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarış’ı (Rekabet Kurumu, 2010: 80) ifade eder.

Başka bir çalışmada kavram, “Bir piyasada satıcıların, birbirleri aleyhine daha fazla müşteri çekerek mal ve hizmet satışlarını, dolayısıyla kârlarını artırmak için, aralarında giriştikleri yarış” (Seyidoğlu, 1999: 500) şeklinde tanımlanmaktadır.

Daha genel bir deyişle rekabet, ekonomik hayata müşteri çekmek için yapılan yarıştır (Poyraz, 2011: 111).

Ekonomistlerin mutabık oldukları tanım ile rekabet, satıcı ve alıcıların aynı pazarda -serbest koşullarda- fiyat ve üretimi belirlemeleridir. Tanımda yer alan pazar kavramı ise, arz ve talebin buluştuğu yer olarak ifade edilebilir. Başka bir deyişle serbest rekabetin sağlanmış olduğu ortamda pazar, rakip işletmelerce veya kişilerce tüketicilere mal ve hizmet sunulan bir ortamdır (Badur, 2001: 4).

Firmalar için son derece önemli olan rekabet, firmaları etkin ve verimli olmaya yöneltir. Bu da daha kaliteli mal ve hizmetin daha düşük fiyatla daha fazla sunulması demektir (İnana ve Piker, 2007: 1).

Rekabet hukuku ise, rekabetin korunmasına ilişkin kurallardan ibarettir. Bu kurallar, etkin bir rekabet ortamının sağlanmasına hizmet eder ve söz konusu ortamın korunması için çalışır. Rekabet hukukunun 1 Rekabet Kanunu’nda ‘işletme’ yerine ‘teşebbüs’ kullanılmaktadır 64 Sayı:5 Yıl:2015 GÜMRÜK temel amacı, mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren işletmelerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarının önlenmesi, piyasalardaki rekabetin tesis için birleşme-devralma işlemlerinin kontrolü ve gerekli düzenleme ve denetlemelerin yapılarak rekabetin korunmasıdır (İnan ve Piker, 2007: 2-3).

Yukarıda da belirtildiği üzere; haksız rekabet, anayasal bir hak olan rekabet hakkını kötüye kullanmayı engellemek için hüküm altına alınmış kurallardan ibarettir. Haksız rekabet kuralları, mevcut bir rekabetin haksız olup olmadığı ile ilgilidir. Oysa rekabet ihlali halinde, bir tarafın rekabet etme hakkı tamamen ortadan kaldırılmış veya kısıtlanmış, rekabet düzeni bozulmuştur.(Ballı,2015:64)

1.2. İktisadi Rekabet Kavramı

İktisadi rekabet, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un genel gerekçesinde; “genel olarak piyasa ekonomilerinde rekabet; kar, satış miktarı ve payı gibi belirli bazı hedeflere ulaşmak amacıyla ekonomik birimler arasında ortaya çıkan bir yarış veya karşıtlık şeklindeki ilişkiler süreci” şeklinde tanımlanmıştır. (Ballı,2015:64)

İktisadi rekabetin şartlarından olan yarışma olgusu sadece serbest piyasa sistemlerinde sağlanabilir (Tamer, 2011: 13). Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un Genel Gerekçesi’nde, “piyasa ekonomisi” şu şekilde ifade edilmiştir: “…en genel anlamda piyasa ekonomisi, ekonominin merkezi bir karar biriminin yönlendirmediği, piyasanın kendi dinamiklerine göre yön bulduğu ekonomik düzeni ifade eder. Bu sisteme göre ekonomik birimlerin yönlendirilmesi ve koordinasyonu, arz ve talep miktarının belirlenmesi, malların fiyatlarının oluşumu, fiyat, miktar, kalite ve diğer şartlara ilişkin bilginin elde edilmesi gibi temel ekonomik fonksiyonlar piyasalarda gerçekleşir ve bu olgular piyasalar tarafından belirlenir.” Bu tip ekonomilerde işlerliğin sağlanması ve korunması için uygulanan politikanın temelinde rekabet vardır. Başka bir deyişle piyasa ekonomisinin temel dayanağını oluşturan rekabet, arz ve talebin özgür bir şekilde pazar koşullarında buluşmasıdır (Rekabet Kurumu, 2011: 10).

1.3.Haksız Rekabet Kavramı

Haksız rekabet, anayasal bir hak olan rekabet hakkını kötüye kullanmayı engellemek için hüküm altına alınmış kurallardan ibarettir. Diğer bir deyişle haksız rekabet kuralları, rekabetin kötüye kullanımına yol açacak nitelikte davranışların önüne geçilmesi amacına yöneliktir. Bu bağlamda kavram, “ticari hayatın serbest rekabet ilişkileri çerçevesinde sürdürülmesinin sağlanması” fikrine dayanır (Sarıöz, 2012: 1).

Daha yalın bir anlatımla haksız rekabet; iktisadi rekabetin, dürüstlük kurallarına aykırı olan davranış ve başkaca suretlerle her türlü kötüye kullanılması olarak tanımlanabilir (Poyraz, 2011: 111).

Ülkemizde haksız rekabet ilk olarak 1956 tarihli Türk Ticaret Kanunu kapsamına alınmış ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Haksız rekabet yeni bir anlayış ve sistem içerisinde (Bozer ve Göle, 2011: 148) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 54-63 üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Haksız rekabet, TTK’nın 54. maddesinde, “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” olarak tanımlanmış ve hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.

6102 sayılı TTK’nın haksız rekabeti tanımlayan 54. maddesi ile haksız kabul edilen fiillerin listesinden oluşan 55. maddesi, 1986 tarihli İsviçre Haksız Rekabete Karşı Kanunu’ndan tercüme yoluyla alınmıştır. 6102 sayılı TTK’nın haksız rekabete ilişkin bu iki maddesinde, eski Türk Ticaret Kanunu’ndaki düzenlemelere nazaran önemli değişiklikler yapılmasına karşın; 6102 sayılı TTK ile getirilen yeni düzenlemeler, sayı ve sistematik bakımından eski Türk Ticaret Kanunu’nun devamı niteliğindedir (Kendigelen, 2011: 63).

İKİNCİ BÖLÜM

2.Haksız Rekabet Kavramının Unsurları ve Haksız Rekabet Davası

Haksız rekabetin unsurları, ekonomik rekabetin varlığı ve dürüstlük kurallarına aykırılık şeklinde sayılabilir.

2.1. Rekabet ilişkisi (Ekonomik rekabetin varlığı)

Haksız rekabetin varlığı için aranan ilk unsur, ekonomik rekabet etme haklarının var olmasıdır. Ekonomik rekabetten söz edebilmek için serbest piyasa ekonomisinin var olması gerekir. Diğer bir ifadeyle ekonomik etkinliğin4 yani serbestçe gelir temin etme amacı güden işlerin var olmasıdır. Ekonomik rekabetten anlaşılması gereken ise, kişilerin piyasada serbestçe ticari ve ekonomik faaliyette bulunabilmesidir (Tamer, 2011: 31).

Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü rakipler açısından ekonomik rekabetin bulunmadığı ortamda rekabetin kötüye kullanılması da mevzu olmaz. İktisadi rekabete uygun bir ortamda gerçekleşen faaliyetin iktisadi olması gerekir. Bu durumu gelir elde etmeye dönük olmayan faaliyetler için haksız rekabet hükümleri uygulanmaz şeklinde açıklayabiliriz. Eski Türk Ticaret Kanunu bu konuyu “iktisadi rekabetin her türlü suistimali” olarak hüküm altına almıştır. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda ise “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen” denilmek suretiyle aynı esaslar kabul edilmiştir. Kısaca, rekabete konu eylemin amacının kazanç sağlama olması haksız rekabetten söz etmemizi sağlar (Tamer, 2011: 31-32; Şenocak, 2001: 201)

2.2.Dürüstlük Kurallarına Aykırılık

TTK m. 54/I’e göre, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Bununla birlikte diğer haklar gibi rekabet hakkı da sınırsız değildir. Kişiler rekabet hakkını kullanırken bir takım kurallara uymak zorundadır. Bu kurallardan biri olan dürüstlük ve güven kuralı Medeni Kanun’un 2. maddesindeki “Dürüstlük” kuralından gelmektedir (Oruç, 2009: 7). Bu hükmün uygulanabilmesi için taraflar arasında mevcut olan borç ilişkisine dayalı özel bir bağın varlığının aranması gerektiği görüşü geçerliliğini kaybetmiştir (Güven, 2012: 27-28).

Dürüstlük kuralına aykırı davranışların neler olduğu TTK’nın 55. maddesinde sayılmıştır. Şöyle ki kanun maddesini inceleyecek olursak,

‘’II – Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar

MADDE 55 (1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:

  1. a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
  2. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
  3. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
  4. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
  5. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
  6. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
  7. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
  8. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
  9. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
  10. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
  11. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
  12. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
  13. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
  14. b)Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
  15. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
  16. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
  17. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
  18. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
  19. c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
  20. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
  21. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
  22. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
  23. d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
  24. e) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
  25. f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
  26. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
  27. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.’’

şeklindedir. Görüleceği üzere kanun koyucu haksız rekabet kapsamındaki dürüstlük kuralına aykırı davranışları ve ticari uygulamaları kazuistik bir biçimde düzenlemiştir.

Dürüstlük kuralına aykırı olan davranışları mevzuattaki düzenlemeden ayrılmadan ayrıca özetleyecek olursak şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibi gereksiz yere kötüleyici veya rakibin tanınmışlığından yararlanan karşılaştırmalı reklâmlar.
  • Müşterileri, seçilmiş bazı ürünlerin birden fazla tedarik fiyatının altında satışa sunulmasının yoluyla rakiplerinin veya kendinin yeteneği konusunda veya malın gerçek değeri hakkında yanıltmak.
  • Saldırgan satış yöntemleri ile müşterilerin karar verme özgürlüğünü kısıtlamak.
  • Taksitli satım ve benzeri sözleşmelerle tüketici kredilerinde, maliyet, satış fiyatı, faiz oranlarında tüketiciyi fazla aydınlatmamak.
  • Kendisiyle sözleşme yapması için müşterilerin daha önce yapmış oldukları sözleşmeleri sona erdirmeye yöneltmek.
  • Başkasının ürünlerinden yetkisiz yararlanmak.
  • Dürüstlük kuralına aykırı genel işlem şartları kullanmak.

Yeni Türk Ticaret Kanun’da sınırlı sayı prensibi kullanılmadığı için eski Türk Ticaret Kanunu’nda haksız rekabet sayılıp yeni kanunda sayılmayanlar da haksız rekabet olarak kabul edilecektir.(Ballı, 2015:67)

2.3. Haksız Rekabet Davası

Haksız rekabet davası, haksız rekabet oluşturan fiiller sebebiyle zarar gören veya zarar tehlikesine uğrayan bir işletmenin veya satıcının söz konusu fiilleri gerçekleştiren kişiye karşı, zararını tazmin etme amacıyla açacağı bir tazminat davası olarak tanımlanabilir.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere haksız rekabet davası açabilmenin ilk koşulu, bir zararın veya zarar tehlikesinin varlığıdır. Bu husus Türk Ticaret Kanunu’nun 56/1 hükmünde açıkça yer almaktadır.

Haksız rekabetteki zarar Borçlar Kanunu’ndaki zarar kavramından farklıdır. Borçlar Kanunu’nda dava şartı olarak kişinin zarar görmesi aranırken, bu maddede zarar görme tehlikesi de haksız rekabetin varlığı için yeterli görülmüştür. Zararın veya tehlikenin yoğunluğu haksız rekabet nedeni ile açılacak tazminat davaları açısından önem taşır. Şöyle ki, zararın veya tehlikesinin çok ya da az olması haksız rekabetin var olup olmadığı açısından değil, haksız rekabet dolayısıyla mahkemelerin tazminat miktarının belirlenmesinde önem taşır (Tamer, 2011: 41-42).

Haksız rekabet için zarar veya zarar tehlikesinin varlığı aranırken, haksız rekabet fiilini işleyen açısından suç teşkil etmesi için, bu fiil sonucunda fayda elde etmesi aranmaz (Şenocak, 2001: 201). Fail bir menfaat elde etmese bile haksız rekabet meydana gelmiş olur.

İşbu davayı açabilmenin ikinci koşulu ise zarar veya zarar tehlikesi ile fiili arasında uygun nitelikte illiyet bağının mevcut olmasıdır. Burada önemli husus uygun illiyet bağının tespitindedir.

Tespit yapılırken uygun illiyet bağı teorisi genel olarak kabul edilir. İlliyet bağında bir eylemin ortaya çıkan sonucu meydana getirip getirmemeye elverişli olmasına bakılır. Haksız rekabet için uygun illiyet bağının varlığı zorunludur. Ekonomik rekabet hakkını dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanan ve bunun sonucunda bir zarar veya zarar tehlikesi meydana getiren fiilin arasında illiyet bağının varlığı aranır. Aksi halde haksız rekabetten söz edilemez (Oruç, 2009: 9).

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.Türk Hukukunda Haksız Rekabetin Düzenlenmesi

3.1 Anayasa’mız Bakımından

Anayasa’da haksız rekabet açıkça ifade edilmemiş olmakla birlikte 167. madde bize bu konuda ışık tutmaktadır. Söz konusu maddeye göre, “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre Devlet rekabetin kanuna uygun olarak gerçekleşmesi için piyasaları kontrol altında tutar. (Ballı,2015:67-68)

“Rekabetin ülkemizde yerleşmesinde ve devamında Devlet’e büyük görevler düşmekte, Devlet’in bilinçli bir rekabet politikası izlemesi kaçınılmaz olmaktadır. Rekabete dayalı bir piyasa düzeninin korunması ve geliştirilmesi rekabet politikasının görevidir. Piyasa ekonomisinin sağlıklı bir biçimde işleyebilmesi için, rakip teşebbüsler arasında dinamik bir rekabet sürecinin var olması bu süreçte güçlü olanın değil, başarılı olanın kendini kabullendirmesi gerekir. Devlet’in bir rekabet politikasının bulunmaması durumunda başarılı olan değil, güçlü olan piyasa egemen olmakta ve rekabet ortadan kalkmaktadır. Bu nedenle piyasa düzenin geçerli olduğu ekonomilerde rekabetin tesisi ve korunması, sürekliliğinin

sağlanması Devlet’in temel görevi olmaktadır. Piyasa ekonomilerinde rekabet politikası, genel ekonomi politikası için hayati öneme haizdir. Zira piyasa sisteminin merkezi unsurunu oluşturan rekabet sürecindeki bozukluk ekonomik sistemin bütününü tehdit etmektedir. (Aydın, 2008: 33-34)

3.2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndaki düzenleme

TBK madde 57’deki hükme bakacak olursak,

‘’2. Haksız rekabet

MADDE 57- Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir.

Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.’’

şeklindedir.

TTK’da düzenlenen tüm hususlar ticari iş niteliğinde sayıldığından ve bu kanun dürüstlük kuralına aykırı davranışları da sayarak haksız rekabeti çok daha kapsamlı bir şekilde ele aldığından Türk Borçlar Kanunu’nun 57. maddesinin uygulama alanının kalmadığı ileri sürülebilir (Bozer ve Göle, 2011: 145).

3.3. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki düzenleme

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.kısım başlığı altındaki 54 ila 63 arasındaki hükümler haksız rekabete ilişkindir.

Mevzuatta ‘’haksız rekabet’’ kavramının herhangi bir tanımı yapılmamış olup, 54. madde amaç ve ilke başlığı altında düzenlenmiştir.

TTK’nın 54. maddenin 1. fıkrasında haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı ve süjelerini açıkça belirtmiştir. Buna göre, haksız rekabetin düzenlenmesindeki amaç bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Kanun koyucu korumanın amacını ve süjelerini Kanun’da açıkça ifade etmek suretiyle, Kanun’un işlevsel niteliğini vurgulamak istemiştir (Güven, 2012: 37).

TTK “haksız rekabet kavramına yeni bir bakış açısı getirmiştir.” Haksız rekabetin düzenlendiği ilk maddede yani genel maddede haksız rekabete ilişkin bir tanım vermek yerine amaç ve ilkelerin benimsenmesiyle yetinilmiştir. Bu hükümlere göre hukuka aykırı olmayan rekabet, dürüstlük kuralına uygun, centilmence oynandığı saf bir rekabettir (Adalet Bakanlığı, 2005: 419).

Diğer hükümleri de özetleyecek olursak 55. hükümde yukarıda izah ettiğimiz üzere ne tip uygulama ve davranışların dürüstlük kuralına aykırı olup haksız rekabet oluşturacağı, 56. hükümde haksız rekabetten kaynaklanan hukuki sorumluluk ve davalar, 57. maddede haksız rekabet fiillerini gerçekleştirenin ‘’çalışan veya işçi’’ sıfatında olması sebebiyle işverenin sorumluluğu, 58. maddede basın, yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarının sorumluluğu, 59. maddede haksız rekabet sonucu açılan davalardaki ilamların ilanının usulü, 60. maddede haksız rekabet nedeniyle dava açılacaksa söz konusu dava hakkına ilişkin zamanaşımı, 61. maddede haksız rekabet davası sırasında zarara uğrayanı korumaya yönelik olarak mahkemenin verebileceği ihtiyati tedbirler, 62. maddede haksız rekabetten doğan ceza sorumluluğu son olarak 63. maddede ise tüzel kişilerin haksız rekabetten doğan cezai sorumluluğu düzenlenmiştir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.Fiyatlandırma Bakımından Haksız Rekabet

Aşırı fiyatlama rekabet hukuku kapsamında çok tartışmalı bir konudur. Aşırı fiyatlamanın bir tanımını yapacak olursak, aynı mahiyet ve standartlardaki ürünler için piyasa ortalamasındaki fiyatında çok üzerinde bulunan fiyata aşırı fiyat denilmektedir. Aşırı fiyatlama haksız rekabet kapsamında yer almaktadır.

Ancak tek başına bir mal/hizmetin fiyatının yüksek ve hatta fahiş olarak belirlenmesi ya da fahiş artış yapılması kural olarak haksız rekabet teşkil etmez. Bunun sebebi açıktır: Serbest piyasa ekonomisindeki aktörler sunulan mal/hizmetin fiyatını serbestçe tayin edebilir. Maliyetlerin yüksekliği, kaynakların sınırlılığı, işletmenin kontrolü dışında ortaya çıkan çeşitli riskler, talep artışı veya yüksek kâr beklentisi gibi muhtelif sebepler fiyatın yukarıdan belirlenmesinin nedeni olabilir. Gerçekten Türk Ticaret Kanunu’da bu genel kabul üzerinden hareket etmiş, sadece fiyat artırarak ve hatta azaltarak satış yapılmasına ya da hizmet sunulmasına doğrudan sonuç bağlamamıştır. Dolayısıyla haksız rekabet hükümlerinin salt olarak fiyatlarda gerçekleşen değişimlere yaptırım bağlama yönünde bir amaç güttüğü söylenemez. Aksi bir yaklaşım, COVID-19 gibi olağan dışı dönemlerde gerçekleşen her yüksek fiyat/fiyat artışı içeren sözleşme ilişkisinin haksız rekabet olması sonucunu beraberinde getirir ki, bu durum hali hazırda zaten darboğaz içine düşmüş işletmeleri belirsizliğe ve daha büyük zararlara sürükleyebilir.

Bununla birlikte tek başına fahiş fiyat artışında bulunulması, dürüstlük kuralına aykırılık arz edebilir. Karşılaşılabilecek muhtelif ihtimaller dolayısıyla bu önermenin hem genel hem de özel görünümleri söz konusu olabilir.

Peki aşırı fiyatlandırmayı haksız rekabet kapsamında tanımlayabilmek için ne gibi kıstaslara bakılacaktır?

Haksız rekabet değerlendirmesinde bulunulurken sistematik açıdan öncelikle Türk Ticaret Kanunu’nun 55. maddesi sayılan hallerden birinin varlığına bakılır. Bunlardan biri mevcutsa haksız rekabetin var olduğu kabul edilir. Somut uyuşmazlıktaki eylemin bu hallerden biriyle örtüşmemesi halinde ise Türk Ticaret Kanunu 54’deki genel kural uyarınca değerlendirmede bulunulur. Dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu 54. maddesinin iki işlevi bulunmaktadır: İlki, Ticaret Kanunu 55. maddede yer almayan özel haller dışındaki genel hüküm niteliği; ikincisi ise,55.maddede ki muhtelif haksız rekabet hallerin nasıl ve ne şekilde yorumlanacağı noktasında yol gösterici olmasıdır. Özellikle ikincisi haksız rekabete ilişkin olarak yapılan yorumlarda hangi tür eylemlerin kapsama gireceği noktasında belirleyici öneme sahiptir.

Ticaret Kanununun 55. maddesine baktığımızda ‘’aşırı fiyatlama’’ ile ilgili bir hükmün olmadığı göze çarpmaktadır. Lakin yukarı da değindiğimiz üzere 55. maddede sayılanlar tahdidi değildir ve numerus clauses ilkesi tabi ki de uygulanmayacaktır. Ayrıca dikkat edilirse 55. maddenin ilk fıkrasının ilk cümlesi ‘’ Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:’’ şeklindedir yani sayılan haller dışında haksız rekabet halinin var olabileceği açık bir şekilde belirtilmiştir.

Peki fiyatlama konusunda kanunun açık bir şekilde belirttiği haksız rekabet halleri nelerdir? Bu sorunun cevabı için yine Türk Ticaret Kanunun 55. maddeye bakmamız gerekmektedir. 55. madde 1 a bendinin 1,2,5,6,10,12. hükümlerinde fiyatlama konusundaki haksız rekabet uygulamaları sayılmıştır. Sırası ile ele alacak olursak;

‘’1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,

  1. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
  2. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
  3. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
  4. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
  5. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.’’
  6. maddenin lafzı görüleceği üzere gayet açıktır.Fiyatlama hususunda yukarıdaki hallerin varlığı halinde haksız rekabet ortamı doğmuş olacaktır.

Sonuç

Yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte haksız rekabete ilişkin hükümlerde köklü değişikliklere gidilmiştir. Haksız rekabete ilişkin yeni düzenleme, eski düzenlemeden farklı olarak, sadece rakipler yerine katılanlar demek suretiyle düzenlemeyi genişletmiştir. Bu genişletmeden kasıt, katılanların menfaatini işaret ederek tedarikçilerle müşterilerin ilişkilerinin etkilemesinden de söz etmiş olmasıdır. Günümüz ticari hayatındaki zorluklar ve mücadelenin nasıl zor bir hal aldığı düşünüldüğünde rekabetin sadece rakipler arasında olmadığı ortadadır. Daha doğru bir ifadeyle, haksız rekabetin sadece rakipleri etkilemekten daha ileriye giderek tüm katılanları etkilediğini düşündüğümüzde söz konusu bu düzenlemenin yerinde ve uygun olduğu açıktır. (Ballı,2015:71)

Bir diğer yenilik ise; Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda eski Türk Ticaret Kanunu’ndaki “sınırlı sayı prensibi”nden vazgeçilmiş olmasıdır. Nitekim iktisadi hayattaki yenilikler, ekonomik şartlardaki gelişmeler, yeni yöntemlerin keşfedilmesi daha önce öngörülemeyen yeni haksız rekabet hallerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu hızlı değişim ve gelişimin, doğası gereği gelecekte de devam edeceğinden bahisle haksız rekabet hallerini tek tek saymanın doğru olmayacağı açıktır.( Ballı,2015:71)

Kanun koyucu haksız rekabet hükümlerini düzenlerken numerus clauses kuralını uygulamayarak çok isabetli bir karar almıştır nitekim aksi hal mevcut olsaydı fiyatlandırma hususunda – özellikle aşırı fiyatlama halinde- kanun koyucu açıkça haksız rekabetle ilgili bir hüküm düzenlememiş olması sebebiyle birçok haksız rekabet hali ortaya çıkacak ve zarar görenler zararın tazmini yoluna gidemeyecekti.

Kaynakça

Aydın, Hüseyin. (2008), Türk Ticaret Kanunu’nda Haksız Rekabet Suçları, Ankara.

Badur, Emel. (2001), Türk Rekabet Hukukunda Rekabeti Sınırlayıcı Antlaşmalar (Uyumlu Eylem ve Kararlar),Ankara. (Ankara, SBE, Yüksek Lisans Tezi) (Çevrimiçi).

Ballı, Mehmet (2015), Türk Ticaret Kanunu’na Göre Haksız Rekabet Kavramı ve Unsurları,İSTANBUL, Gümrük ve Ticaret Dergisi, 5.sayı.

Bozer, Ali/Göle, Celal. (2011), Ticari İşletme Hukuku, Ankara.

Can, Mustafa(2007), Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Haksız Rekabet,ANKARA, TBB Dergisi,69.sayı

Güven, Pelin. (2009), Rekabet Hukuku (Ders Kitabı), Ankara. • Güven, Şirin. (2012), Haksız rekabet Hukukunun Amacı ve Koruduğu Menfaatler, Ankara.

İnan, N. ve Piker M.B., (2007), Rekabet Hukuku (El Kitabı), Ankara.

Oruç, Murat. (2009), Haksız Rekabette Maddi Tazminat Davası, İstanbul.

Poyraz, Ercan. (2011), Ticaret Hukuku, Ankara.

Rekabet Kurumu Yayınları. (2011), Rekabet El Kitabı, Ankara

Sarıöz, A. İpek. (2012), Haksız Rekabetten Doğan Uyuşmazlıklarda Uygulanacak Hukuk ve Yetkili Mahkeme, On İki Levha, İstanbul

Seyidoğlu, Halil. (1999), Ekonomik Terimler Ansiklopedik Sözlük, Bursa

Şenocak, Kemal. (2001), “İşletme Personelinin Ayartılması Meselesinin Haksız Rekabet Hükümleri Çerçevesinde Değerlendirilmesi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.50, Sayı 2.

Tamer, Ahmet. (2011), Yanlış veya Yanıltıcı Beyan ve Hareketlerle Haksız Rekabet, Ankara.