ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KARARLARINDA HÜKÜMSÜZLÜK

Yasin İRİS

ÖZ

Türk hukukunda ‘’hükümsüzlük’’ halleri mevzuatın herhangi bir yerinde derli toplu bir şekilde düzenlenmemiştir bu nedenle ‘’hükümsüzlük’’ halleri doktrinde kategorize edilmiş olup 3 türe ayrılmıştır, bunlar: yokluk, kesin geçersizlik(butlan) ve iptal edilebilirliktir. ‘’Yokluk, bir hukuki işlemin kurucu unsurlarının ve zorunlu şekil şartlarının yokluğu nedeniyle her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebilen bir yaptırımdır ve YK kararlarının yokluğunun tespiti de, yasada açık bir hüküm olmamasına rağmen yokluk halinin tespiti davası ile ileri sürülebilir. Bu nedenle YTTK’da YK kararlarının yokluk halleri ayrıca düzenlenmemiş olmasına rağmen kurucu unsurların ve zorunlu şekli şartların yokluğu halinde yokluk halinin tespiti davası her zaman açılabilir. YTTK’da yönetim kurulu (YK) kararlarının kesin geçersizliği halleri ise açık olarak düzenlenmiştir. Genellikle tartışma konusu olan husus, YK kararlarının iptal yaptırımına tabi olup olmadığıdır. YTTK’da istisnai haller dışında genel olarak YK kararlarının iptaline ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Anonim şirketlerin işleyişinde YK’nun görev ve yetkileri açısından da YK kararlarının iptal yaptırımına tabi olmaması isabetli bir yaklaşımdır.’’ (Turanlı:2013 -393)Söz konusu bu çalışmamızda Anonim şirketlerdeki bu hükümsüzlük halleri ayrı ayrı ele alınarak açıklanmış ve değerlendirilmiştir.

Anahtar sözcükler: Anonim Şirket, Yönetim Kurulu, Hükümsüzlük, Yokluk, Butlan, İptal Edilebilirlik.

UNFAİR COMPETITION IN PRICING

ABSTRACT


In Turkish law, "invalidity" situations are not regulated in any part of the legislation in a neat manner, therefore, "invalidity" situations are categorized in the doctrine and divided into 3 types, these are: absence, absolute invalidity (butlan) and revocation. "Absence is a sanction that can be put forward at any time and by anyone due to the absence of the constituent elements of a legal transaction and the mandatory form requirements, and the determination of the absence of the BoD decisions can also be alleged by the case of determination of the absence, although there is no clear provision in the law. For this reason, although the absence of the Board decisions is not regulated separately in the YTTK, in the absence of the founding elements and mandatory formal conditions, the case for determination of absence can always be filed. The absolute invalidity of the decisions of the board of directors (YK) in the YTTK has been clearly regulated. What is often a matter of debate is whether BoD decisions are subject to annulment sanctions. In the YTTK, there is no regulation regarding the annulment of YK decisions in general, except for exceptional cases. In the operation of joint stock companies, it is an appropriate approach that the BoD decisions are not subject to annulment sanctions in terms of the duties and powers of the BoD. ”(Turanlı: 2013-393) In this study, these invalidity cases in joint stock companies have been separately discussed and evaluated.


Keywords: Joint-Stock Company, Board of Directors, Invalidity, Nonexistence, Nullity, Revocability.

Giriş

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa (TTK) göre anonim şirketlerin yönetim ve temsil organı yönetim kuruludur. Sürekli çalışan ve daimi bir yürütme organı olan yönetim kurulu, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla gerçek ya da tüzel kişiden oluşur. Yönetim kurulu, kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir. Kanun ve esas sözleşmede belirlenen yetkiler dâhilinde alınan yönetim kurulu kararları, şirketle ilgili işlemlerin yapılmasına dayanak teşkil etmektedir. Söz konusu kararlar, doğurduğu sonuçlar itibariyle, şirket, pay sahipleri, alacaklılar ve diğer üçüncü kişiler açısından birer hukuki işlemdir. Dolayısıyla, yönetim kurulunca alınan kararların, sayılan kişilerin menfaatlerini doğrudan veya dolaylı olarak etkilemesi muhtemeldir. Bu durumda, yönetim kurulu kararlarının yargısal denetimi gündeme gelmektedir. Diğer hukuki işlemler gibi yönetim kurulu kararları da hükümsüzlük (sakatlık) hallerine tabidir ve bu haller kendine özgü koşulları içinde yokluk, butlan ve iptal edilebilirliktir. (Yavuz:2020-10)

Bu çalışmada esas değinmek istediğimiz konu hükümsüzlük halleri olması sebebiyle Anonim şirketlere ilişkin temel bilgiler üzerinde durulmamış ayrıca odaklandığımız konudan uzaklaşmamak adına anonim şirketlerde yönetim kurulunun vasfı ve karar alma süreci gibi konuların bilgisi de işbu makalenin hedef kitlesi olan okuyucu da mevcut olduğu kabul edilmiştir.

1.Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarındaki Hükümsüzlük Halleri

Hükümsüzlük halleri Türk mevzuatında net bir şekilde düzenlenmemekle birlikte, doktrin hükümsüzlük hallerini ‘’bir hukuki işlemin baştan itibaren yok veya geçersiz olması ya da mahkeme kararı ile iptal edilerek hüküm taşımamasıdır’’ şeklinde tanımlamıştır. Türk hukukunda hükümsüzlük halleri ‘’yokluk’’ , ‘’butlan(geçersizlik)’’ ve ‘’iptal edilebilirlik’’olmak üzere 3 tanedir. Yokluk ve butlan, sebepleri açısından farklı, ancak sonuçları aynı olan yaptırımlardır. Bu bağlamda, bir hukuki işlemin geçersiz veya yok hükmünde olması, işlemin ve doğurduğu sonuçların baştan itibaren geçersiz olması sonucuna yol açar. İptal ise, hukuki işlemin, mahkeme ilamının kesinleşmesi anına kadar geçerliliğini koruması ve kararın kesinleşme anından itibaren geçersiz ve dolayısıyla geleceğe etkili olacağı anlamına gelmektedir. TTK’da anonim şirket yönetim kurulu kararlarının butlanı (geçersizliği) 391. maddede düzenlenmiştir. TTK’da “yokluk” haline dair açık bir hüküm olmasa da öğretide genel olarak yönetim kurulu kararlarının yokluk yaptırımına tabi olduğu konusunda görüş birliği vardır (Turanlı, 2013:940). Ayrıca, yönetim kurulu kararları, istisnai durumlar haricinde, iptal yaptırımına tabi değildir.

Yeri gelmişken belirtelim ki, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu1 (ETTK) döneminde yönetim kurulu kararlarının hükümsüzlüğüne ilişkin 2499 sayılı mülga Sermaye Piyasası Kanununda yer alan iptal düzenlemeleri dışında hüküm bulunmamaktaydı. Yönetim kurulu kararlarının butlanının ve yokluğunun tespit edilebileceği ise doktrin ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmekteydi (Sayın, 2015:294). İsviçre hukukunda ise Türk hukukunda olduğu gibi yönetim kurulu kararlarının yokluğu ve iptali kural olarak kabul edilmemiştir. Bu kararların butlanına ilişkin ise İsviçre Borçlar Kanununun2 (OR Art) 714. maddesinde, “Yönetim kurulunun kararları açısından, uygun düştüğü ölçüde, genel kurul kararları için öngörülen aynı butlan sebepleri geçerlidir.” denilmek suretiyle, batıl yönetim kurulu kararlarına karşı tespit davası açılabilmesi olanağı, genel kurul kararlarına ilişkin 706b maddesine gönderme yapılarak sağlanmıştır. (Yavuz:2020-11)

1.2.YOKLUK

Yokluk hükümsüzlük yaptırımları içerisindeki en ağır yaptırımdır. Yokluk, hukuki işlemin kurucu unsurlarının olmaması halinde işlemin hiç doğmamış sayılmasıdır. Dolayısıyla, yok hükmündeki bir işlemin hukuki bir sonuç doğurması da mümkün değildir

Bu kapsamda, geçerli bir yönetim kurulu kararı için usulüne uygun toplanan bir kurulun bulunması ve bu kurulda yine usulü dairesinde karar alınması gerekir. Aksi halde, (sözde) alınan kararlar yok hükmündedir (Karahan ve Arslan, 2012:398) ve yok hükmünde olan bir işlem hukuki olarak sonuç doğurmaz.

Yokluk ile butlan arasında hukuki sonuçları açısından hem benzerlikler hem de farklılıklar mevcuttur. Benzerliklere bakacak olursak her ikisinde de hukuki işlem baştan itibaren sonuç doğurmadığı gibi yine her ikisinde de hükümsüzlük hali herkes tarafından bir süreye bağlı olmaksızın ileri sürülebilir. Farklılıklar açısından ele alacak olursak yok hükmündeki hukuki bir işlem sonradan herhangi bir şekilde düzeltilemezken, butlan yaptırımına tabi hukuki bir işlem sonradan ek bir işlem ile düzeltilebilir veya değiştirilebilir.

Öte yandan hakkın kötüye kullanılması yasağı bağlamında bir işlemin geçersizliği dürüstlük kuralına aykırılık oluşturuyor ise bu işlemin geçerliliği kabul edilebilir, ancak yokluk halinde hakkın kötüye kullanımını ileri sürmek mümkün değildir. (Antalya:2012-94 , Moroğlu:2005-31)

Yokluk durumunda işlemin baştan itibaren hiç varlık göstermediği ifade edilmekle birlikte, yokluk halinin bir dava yoluyla mı tespit edilmesi yoksa zaten yok olması nedeniyle ayrıca bir davaya gerek olmadığı yönünde öğretide tartışmalar süregelmektedir. Bir kısım yazarlar, yok sayılan bir işlem için dava açmaya gerek olmadığını ileri sürmekte (örneğin oğuzman), bir kısım yazarlar ise yokluk halinin bir tespit davası ile hükme bağlanması gerektiğini savunmaktadır(örneğin POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU). Şahsi kanaatimizce biz yokluk halinin tespiti için mahkemeye başvurmaya gerek yoktur, örneğin hukuki işlemin bir tarafı yapılan işlemin yokluk haline tabi olduğunu düşünmekte ise buna göre hareket etmeli tam tersi diğer taraf mevcut durumda yokluk halinin olmadığını ileri sürüyorsa dava yükü bu tarafta olmalıdır ve diğer tarafı ifaya zorlamalıdır.

1.3. BUTLAN

Butlan hukukumuzda mutlak butlan – kesin hükümsüzlük olarak anılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 27’ye bakacak olursak,

‘’II. Kesin hükümsüzlük

MADDE 27- Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.

Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.’’

şeklindeki düzenleme karşımıza çıkacaktır.

Anlaşılacağı üzere bir hukuki işlem kurucu unsurlarında herhangi bir sorun yoksa doğabilmektedir lakin hüküm ve sonuç doğurabilmesi için bu hukuki işlemin doğması yetmeyecek ayrıca kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olmaması aranacak ayrıca konusu da imkansız olmamalıdır. Söz konusu gerekli şartları taşımaması hukuki işlemin butlanına sebep olacaktır.

Bu kapsamda, yönetim kurulu kararlarının şeklen mevcut olmasına karşın içerik bakımından kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine aykırı veya konusunun imkânsız olması, bu kararların butlanına yol açar (Bilgili ve Demirkapı, 2013:406).

6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunundan (ETTK) farklı olarak TTK’da batıl yönetim kurulu kararları hukukumuzda ilk defa düzenlenmiştir. Nitekim TTK’nın “Batıl kararlar” başlıklı 391. maddesinde, dört bent halinde örnek kabilinden hangi hallerde yönetim kurulu kararlarının batıl olacağı sayılmıştır. Batıl yönetim kurulu kararlarını düzenleyen TTK md. 391 hükmü kurumsal yönetim anlayışı ile uyumludur Söz konusu hükümde;

“Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;

  1. a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
  2. b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
  3. c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
  4. d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin,

kararlar batıldır.” denilmektedir.

Yukarıdaki hükümde belirtilen butlan halleri sınırlayıcı değildir. Zira maddenin ilk cümlesinde, “özellikle” sözcüğü ile yapılan sayımın sınırlayıcı olmadığı (sınırlı sayı kuralına tabi olmadığı) vurgulanmış ve anılan hükümde en çok karşılaşılan butlan hallerine yer verilmiştir. Başka bir deyişle, butlana yol açacak hukuka aykırılık halleri sayılanlarla sınırlı tutulmamıştır. Dolayısıyla, TTK md. 391 dışında kalıp, nitelikçe maddedeki butlan sebeplerine benzeyen butlan halleri de kapsamda yer almaktadır. Bunun yanında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 27. maddesi uyarınca, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan yönetim kurulu kararları (batıl) kesin olarak hükümsüzdür (Poroy, Tekinalp ve Çamoğlu, 2014:343).

1.4. İPTAL EDİLEBİLİRLİK

Hukuki işlemin iptali, ilgili kişinin bazı hallerde dava yoluyla, bazı hallerde ise kendi iradesiyle bu işlemin iptal edildiğini karşı tarafa bildirmesiyle gerçekleşen bir hükümsüzlük halidir. Mahkemenin verdiği iptal kararının kesinleşmesi ya da iptal beyanın karşı tarafa ulaşmasını müteakip işlem geçersiz olur. İptal yaptırımı, daha çok ilgili tarafın menfaatine ilişkin hususlarda söz konusu olur. Ayrıca, iptal nedeniyle hükümsüzlük iddiası süreye tabidir ve sadece ilgilileri tarafından ileri sürülebilir (Turanlı, 2013:9).

Yönetim kurulu kararlarına karşı TTK sistematiğinde kural olarak iptal edilebilirlik yaptırımı yer almamaktadır. Anılan Kanunun gerekçesinde de, yönetim kurulu kararlarının iptal edilemeyeceği açıkça ifade edilmiştir.6 Dolayısıyla, kanun koyucu, yönetim kurulu kararlarının iptale tabi olmadığını ilke olarak kabul etmiştir. Bu bağlamda, anonim şirketlerde yönetim kurulu kararlarının iptali için kural olarak dava açılamaz; fakat şartların varlığı halinde bu kararların batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Öğretideki genel kabul de bu yöndedir.(Yavuz:2020-16)

Kanun koyucunun yönetim kurulu kararlarının hükümsüzlüğü açısından tercihi “butlan” olsa da, bazı hallerde yönetim kurulu kararlarının iptalini öngörmüştür (Sayın, 2015:300). Keza TTK’nın 460/5 ve 192/2. maddeleri ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun (SerPK) 18/6 ve 20/2. maddelerinde yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin istisnai hükümlere yer verilmiştir. Ancak, belirtmek gerekir ki, söz konusu hükümler, doğrudan doğruya pay sahiplerinin haklarının ihlali durumuna münhasır olup, istisnai nitelikte düzenlemelerdir.(Yavuz:2020-17)

Belirtmek gerekir ki, iptal yaptırımı, kanunla öngörülen sürelere tabi olup, herkes tarafından değil sadece ilgililerce ileri sürülebilir. Bunun yanında, yokluk ve butlan hallerinde olduğu gibi hâkim tarafından res’en dikkate alınmayıp, ilgililerin talebi üzerine araştırılır. (Yavuz:2020-17)

SONUÇ

Bir hukuki işlemin geçersiz veya yok hükmünde olması, işlemin ve doğurduğu sonuçların baştan itibaren geçersiz olması sonucuna yol açacaktır. İptal ise, hukuki işlemin, mahkeme ilamının kesinleşmesi anına kadar geçerliliğini koruması ve kararın kesinleşme anından itibaren geçmişe etkili olacağı anlamına gelmektedir.

6102 sayılı TTK’da genel kurul kararlarının butlanı ve iptali düzenlenmekle birlikte, yokluk konusunda özel bir hüküm bulunmadığından yokluk yaptırımına ilişkin genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.

Ticaret Kanunu yönetim kurulu kararlarının butlanını geniş bir şekilde düzenlemiş ve yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitinin mahkemeden istenebileceği ve geçersizliğinin hüküm ve sonuçlarının genel hükümlere göre saptanacağını belirtmiştir. Yönetim kurulu kararlarının butlanla sakat olduğunun tespit edilmesi halinde ise yönetim kurulu kararının alındığı tarihten itibaren geçersiz sayılacağını ve bu karara dayanılarak yapılan işlem ve uygulamaların da kural olarak geriye etkili olarak geçersiz olması sonucunu doğuracağı ifade edilmiştir.

Son olarak, yönetim kurulu kararlarının iptali için dava açılıp açılamayacağı TTK’da düzenlenmemiştir. Buna mukabil, yönetim kurulunca, kolaylaştırılmış birleşmeye, hem halka açık hem de halka kapalı anonim şirketlerde kayıtlı sermaye sistemine ve halka açık şirketlerde kâr payı avansına dair alınan kararların iptali için dava açılabilir. Bu itibarla, yönetim kurulunca alınan kararlarının hükümsüzlük yaptırımıyla karşı karşıya kalmaması, ilgili tarafların haklarının ihlal edilmemesi ve mağduriyetlerine sebep olunmaması bakımından, yönetim kurulu kararlarının alınmasında TTK’da öngörülen esaslara riayet edilmesi ve bu hususta gerekli özen ve hassasiyetin gösterilmesi anonim şirketlerin menfaatine olacaktır.

KAYNAKÇA

ANTALYA, Gökhan, Borçlar Hukuku Genel hükümler, C1, Beta Yayınları, İstanbul, 2012.

BİLGİLİ, Fatih/DEMİRKAPI, Ertan, Şirketler Hukuku, Dora Basımevi, 9.Basım, Bursa, 2013

Karahan, S. ve Arslan, İ. (2012). Şirketler Hukuku, Konya, Mimoza Yayınları.

MOROĞLU, Erdoğan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, Başlangıç, Ticari İşletme, Ticaret Şirketleri ve Son Hükümlere İlişkin Değerlendirme ve Öneriler, 3.Bası, Ankara, 2005.

POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, Vedat Kitapçılık, 12.Baskı, İstanbul, 2010

Sayın, H. (2015). Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık

Şeker, Hakan(2020), ANONIM ŞIRKET YÖNETIM KURULU KARARLARININ HÜKÜMSÜZLÜĞÜ,TBB dergisi, 210-223

Turanlı, Hüsnü (2013), YENİ TÜRK TİCARET KANUNU IŞIĞINDA ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULU KARARLARININ HÜKÜMSÜZLÜĞÜ, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVII, Sa. 1-2

TURANLI, Hüsnü, Yeni TTK ve Ultra Vires İlkesi, Regesta, C.2, S.3, 2013/3, s.50-74.

Yavuz, Mustafa (2020), Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Hükümsüzlüğü, Gümrük ve Ticaret Dergisi, 20. sayı, İstanbul